Blog Arşivleri

Dinde Yenilenmeciler veya Dinde Reform Çabaları

Dinde Yenilenmeciler veya Dinde Reform Çabaları

Batı’nın siyasal,askeri ve ekonomik yükselişi ve buna paralel olarak Müslüman toplulukların yaşadığı ülkelerde görülen geri kalmışlık,bu ülke aydınlarında bir kaç sonucu birlikte doğurdu.Bu sonuçların en belirgin olanlarını şöyle sıralayabiliriz.

  • İçe kapanıklık ve bunun körüklediği mistisizm
  • Aşağılık duygusu ve bundan kaynaklanan teslimiyetçilik
  • Geri kalmışlıktan kurtulma isteği ve bu yolda arayış içinde çabalar
  • Bilinçsizce karşı koyuş ve şuursuzca çabalar

Birinci ve ikinci şıkların fazlaca tahlile ihtiyacı olduğu söylenemez.Mağlubiyeti kabul ve kadere rıza psikolojisi bu şıkların en belirgin vasfı olarak karşımızda durmaktadır.4.şık görüldüğü üzere doğal kendini koruma içgüdüsünün belirgin sonucu durumunda bir tavır özelliği taşıyor.Bu bakımdan biz konumuzla da ilgisinin fazlalığı bakımından daha çok 3.şık üzerinde durmak istiyoruz.

16.yüzyıldan sonra başlayan duraklama ve arkasından gelen gerileme dönemlerinden sonra Osmanlı başta olmak üzere İran ve Hint coğrafyasında egemen Müslüman ülkelerin,tersine yükselen Batılı ülkeler karşısında güçlerini kaybetmeleri ve bunun doğal sonucu olarak Batılı emperyalist ülkelerin bu ülkelerin hakim olduğu alanlara yönelik yayılma,genişleme çabaları doğal olarak Müslüman toplumlardaki yönetici ve özellikle aydın kesimini etkilemişti.

Batı’nın ilerlemesi ve kendi toplumlarının geriye düşüşünün sağlıklı tahlilini yapamayan çoğu aydın şöyle düşünmeye başlamıştı.

– Batı’nın yükselişinin altında yatan en önemli etken,sahip oldukları değerlerdir.Yani inanç ve kültür yapılarıdır.Batı,kendi inanç ve kültür değerlerinde reform yaparak geri kalmışlıktan kurtulmuş ve ilerlemiştir.Bizim geri kalmışlığımızın en önemli sebebi de doğal olarak düşünce ve inanç yapımız,kültürel değerlerimizdir.

Gerçi bu düşüncenin belli ölçüde itici gücü geriye düşme psikolojisiydi.Ama bunun kadar hatta bundan daha etkin olan ikinci itici güç,yarışta öne geçen ve küresel hüç haline gelmeye başlayan güçlerin yürüttüğü psikolojik ve kültüren savaşlardı.Emperyalist yayılma amacı güden ve bu arada işgal ettiği yörelerde hakimiyetini sürekli hale getirmek isteyen emperyalist Batılı güçler,kültürel ve manevi dönüşüm sağlamak amacıyla mütiş bir psikolojik savaş yürütmüş,kendi kültürlerinin üstün kültür,kendi inançlarının da üstün inanç olduğu propagandasını sürekli olarak yapmışlardır.Bu psikolojik ve kültürel savaşın karşı tarafta hiçbir etki yapmaması mümkün değildi.Ve tabii olarak etkilenenler olduğu gibi,yönlendirilenler de oldu.

– O halde biz,ya onları aynen taklit ederek onlar gibi olmalı ve onlara yetişmeliyiz,ya da kendi değerlerimizi,kültür ve inanç yapımızı,onlar gibi reforma,yenilemeye tabi tutarak,geri kalmışlıktan kurtulmalı ve onlarla rekabet eder hale gelmeliyiz.

Bu yazının geri kalanını okuyun